Beyi̇n Ölümü

Beyin ölümü nedir?

Beyin ölümü; tüm beyin, beyincik ve hayati merkezlerin yer aldığı beyin sapı denilen özel beyin bölgesinin fonksiyonlarının geri dönülmez şekilde kaybolduğu ve mutlak ölümle sonuçlanan bir süreçtir. Beyin ölümü tablosundaki hastanın sadece kalbi atmaktadır, bir başka deyişle sadece nabzı ve kalp atımları alınabilmektedir. Dışardan izlenebilen tek yaşam işareti kalp atımlarıdır. Diğer yaşamsal fonksiyonları tıbbi destek ve solunum cihazıyla sağlanmaktadır. Öyle ki bu hastaların kendiliğinden solunumları da olmadığı için yaşam destekleri kesilir kesilmez kaybedilirler.
Beyin ölümü bu kadar sona yakın bir süreç olduğuna göre bu tanımlamanın doğru eksiksiz ve zamanında yapılması büyük önem taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, tüm hekimlerin asıl amacı ve görevi; ruhsal ve bedensel sorunların üstesinden gelerek hastaların iyilik halinin sağlanması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesidir. Tüm eğitimi ve yaşamı insan sağlığına adanmış hekimlerin en zor ve sıkıntılı görevlerinden birisi yaşamın sonlandığının belirlenmesi, bu konuda kesin kararın verilmesidir.

Beyin ölümü hangi durumlarda görülmektedir?
Bazı hastalıklar ve kazalarda her tür tedavi yetersiz kalabilmekte ve yaşam sonlanabilmektedir. İşte beyin ölümü bu gibi durumlarda yaşamın sonlanma sürecindeki en son dönemdir. Tüm dünyada erişkinde beyin ölümü nedenlerine bakıldığında, değişen oranlarda olmak üzere travmatik beyin hasarı (trafik kazaları,yüksekten düşmeler, darp ve ateşli silah yaralanmaları) beyin zarları arasına veya beyin dokusu içine olan kanamalar, ilk sıralarda yeralmaktadır. Daha az sıklıkla hızlı ve kötü seyirli beyin iltihabı, bakteriyel menejit ve ani kalp durması sonrası beynin oksijensiz kalması diğer beyin ölümü nedenlerindendir. Çocuklarda ise motorlu araç kazaları, solunum yolunun tıkanması (yabancı cisim, çarpma v.b.) ve şiddete maruz kalma (batı ülkelerinde) ilk sıralarda görülmektedir.

Beyin ölümü tanısı nasıl konuluyor?
Beyin ölümü; beyin ve beyin sapı fonksiyonlarının geri dönülmez ve mutlak ölümle sonuçlanan bir süreç olduğuna göre, bu tanımlamada en ufak bir şüphe olmamalıdır. Bu konuda, ülkemizde kanunla belirlenmiş, yerleşmiş, benimsenmiş ve çağdaş kuralların varlığı, hastahanemizde ise sorumlu anabilim dallarından (Nöroloji, Nöroşirürji, Kardiyoloji ve Anestezi-reanimasyon ) bu konuda eğitimli uzmanlar kurulunun görevlendirilmiş olması, herhangi bir hataya meydan bırakmamaktadır. Mutlaka her hastaya yapılan, solunumun tümüyle kaybolduğunu gösteren “solunum yokluğu (apne) testi” nin yanısıra, gerektiğinde yapılan doğrulayıcı testler klinik olarak konulan beyin ölümü tanısını desteklemekte ve kayıt altına alınmasını sağlamaktadır.

Hangi koşullarda beyin ölümü tanısı kesinleşmektedir?
Beyin ölümü tanısının konulabilmesi için 3 temel koşul vardır;

Hastalığın ne olduğu mutlaka bilinmeli, uygulanan tüm tedavi yöntemlerine rağmen geriye dönüş mümkün olmamalıdır.
Beyin ölümünü taklit edebilecek geri dönebilen bazı hastalıklar ve zehirlenmeler, ilaç alımları ayırıcı tanıda gözönünde bulundurulmalı, ayni bu tip hastalıkların olmadığı da gösterilmelidir. Bu konuda laboratuvar çalışmaları ve bazı özel testler yardımcı olmaktadır.
Klinik olarak beyin ölümü tanısının konulabilmesi için de ayrıca üç ana kriter sağlanmış olmalıdır.
a) Derin ve geri dönüşü olmayan koma. Tam yanıtsızlık halidir ki hasta hiçbir şekilde uyandırılamaz.
b) Beyin sapı dediğimiz özel yaşamsal bölgenin kendisine özgü fonksiyonlarının test edildiği reflekslerin tümünün kaybolması gereklidir. Klinik muayene ile bu reflekslerin kaybı kolaylıkla belirlenebilmektedir.
c) Solunum yokluğu testi. Anestezi uzmanlarınca gerçekleştirilen bu test sonucunda solunum merkezinin tamamen fonksiyonunu kaybettiği yani solunum cihazı olmaksızın kesinlikle ve hiçbir zaman soluyamayacağı anlaşılmaktadır.
Beyin ölümü tanısının konulabilmesi için ayrıca her yaşa ve hastalık gruplarına özgü olmak üzere bir bekleme, güvenlik dönemi vardır. Bu dönem sonunda hastalar tekrar tekrar muayene edilerek tam yanıtsızlık hali ve beyin sapı reflekslerinin tümünün kaybından emin olunmaktadır. Hasta hanemizde bu konuda eğitimli resmi kurulda görevli hekimler birbirinden bağımsız olarak kararlarını oluşturmakta, tüm hekimler onayladıktan sonra beyin ölümü tanısı kesinleştirilmektedir.

Sizin Sağlığınıza :heart:

Beyin ölümlerinde hasta yakınlarının bu olayı kabullenememe durumları vardır. Çok zor bir durum olduğu aşikar. Fakat duygusal davranmayı bi kenarıya bırakırsak, beyin ölümlerinde hasta yakınları organ bağışı hakkında bilgilendirilmelidir. Bir kişinin hayatını kaybetmesi çok acı bir durumdur. Ama organ bağışı yapılmadığı takdirde birkaç hastayı daha kaybedeceğimiz göz önüne alınmalıdır.

Beyin ölümü, beyin, beyincik ve tüm yaşamsal merkezlerin bulunduğu beyin sapının fonksiyonlarının geri dönüşümsüz olarak yok olması durumudur. Beyin ölümü koma veya bitkisel hayat tabirleriyle aynı şey demek değildir. Beyin ölümü, tıbbi ölüm halini ifade eder. Beyin ölümünün geliştiği durumda kalp, böbrekler, akciğer ve karaciğer, solunum ve yaşam desteği sağlanması halinde kısıtlı bir süre daha çalışmaya devam eder. Ancak bu destekler durdurulursa kısa bir süre içinde tüm bu organ fonksiyonları da kaybedilir. Beyin ölümünün tanınması ve tanımlanması kritik bir süreçtir. Beyin ölümünün doğru, eksiksiz ve zamanında tanımlanması büyük önem taşımaktadır.